"Tarihe objektif bakmalısın". Her kim geçmişten bahsedecek olursa duyduğu ikaz bu. Tarafsız ol,
yanlı bakma. Peki niye? Bizim kime tarafsızlık borcumuz var? İyi ya da kötü, geçmişimizdeki olaylar
ve olgular bizimdir. Yabancı kişilerin hoşuna gidecek diye, bize tepeden bakmaktan vazgeçecekler ve
bizi aralarına alacaklar diye neden atalarımızın yaşadığı travmalara gözümüzü kapatalım? Bu
nankörlük olmaz mı?
İlgili yazının görseli, evrimagaci.com, ilimvemedeniyet.com ve kemalarikan.com sitelerinden alınan görsellerden oluşturulmuştur. Belirtilen sitelerden kaldırma talebi bildirilmesi halinde görsel kaldırılabilir.
Tarihçiler, sahip oldukları bilgi birikim sayesinde toplumu geçmiş hakkında aydınlatabilecek,
geleceğe ışık tutabilecek kişiler. Fakat böylesine önemli sorumluluğa sahip olmalarına karşın yalnızca
ezberlediği metni okuyup, "şu tarihte şu olmuştur" demeleri kolaya kaçmaktır. Kitaplar da aynı işlevi
görür oysa. Okursun, bir konu hakkında bilgilenirsin. Seversin veya sevmezsin, o senin keyfine
kalmıştır. Madem o kadar yıl okuyup tarihçi oldular, bize o metinden çıkarılması gereken dersleri,
yapılması gereken yorumları onlar söyleyecek. Taraf tutmaktan korkmayacaklar. Kaldı ki bu tarihçinin
tarafsız olma işi yurtdışında özellikle Avrupa'da hiç tutulan bir şey değil. Onlar gayet rahat taraflarını
belli ediyorlar, "biz" demekten korkmuyorlar. Kendilerine geçmişte bir fenalık yapılmışsa, bunu
sonuna "ama" koymadan dile getirebiliyorlar. Çünkü Avrupa, hiçbir zaman bir yere ulaşması için başka
medeniyetler tarafından kabul edilmesi gereken bir konumda olmadı. Hep ulaşılması hedeflenen o
zirvede oldu, ‘aşağıdaki’ medeniyetleri keyfine göre kabul etti veya etmedi. Peki ya biz? Biz
yaşadığımız kırımlardan, katliamlardan bahsederken bile "ama biz de onlara şunu şunu yaptık tabi"
diyoruz. Aman Avrupalı efendilerimiz bize kızmasın! "Siz bize bunu yaptınız ama biz de şu fenalığı
yaptık, şikayet ediyoruz sanmayın" Bu eziklik değildir de nedir?
Mora ve Girit'te soykırım, öldürülecek Türk kalmayıncaya kadar devam etti.
Balkan savaşlarından Cumhuriyetin kuruluşuna dek geçen 10-11 senede 1 milyondan fazla sivil Türk
öldürüldü. Aradan geçen asırlar, ve günümüze geldiğimizde Yunanlılarla "kardeşçe" yaşama hülyasına
kapılan öz nefretle yanıp tutuşan Türkler. Ne kadar utanç verici! Diyemiyoruz ki "Biz sizden değiliz,
size düşmanız ve hep öyle kalacağız". Korkuyoruz "medeniyetten" dışlanmaya. Bu yüzden o
"medeniyetin" bize yaşattığı onca acıyı hemen unutuyoruz.
Yapılması gereken, olduğumuz kişiden utanmamak. Avrupalı sözde medenilerin ellerine fırsat
geçtiğinde bizi suçladıkları barbarlıktan daha korkunç işler yaptığını önce kendimiz hatırlamak ve
etrafımızdaki Türklere hatırlatmak, daha sonra da üzerimizdeki bu "kibarlık" yükünden kurtulup
hesap sormak.
Son olarak, Cemil Meriç'in de dediği gibi:
"Biz apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız, düşman bir medeniyetin, bambaşka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil, çok daha insanca bir medeniyetin"
Bunu unutmamak gerek.
