Bu yazımızda, Türk Basınının yapı taşları olan Anadolu Ajansı ve Cumhuriyet Gazetesi'nin kuruluş hikayeleri ve bugünlere geliş sürecine değineceğiz.
ANADOLU AJANSI
1. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru 1920 Nisanı’nda Osmanlı’daki yabancılar tarafından kurulan Türkiye-Havas-Reuter Ajansı, saltanat yanlısı haberler yapıyordu (Topuz, s. 94). Bununla alakalı Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'ta şu ifadeleri kullanmıştır:
“27 Mayıs 1919 tarihinde Türkiye-Havas-Reuter (Royter) adındaki ajansın, toplanan Saltanat Şûrâsı ile ilgili açıklamaları arasında Şûrâyı oluşturan bütün üyelerin düşüncesi, Türkiye'nin büyük devletlerden birinin himâyesini sağlama noktasında birleşiyor haberini yayması üzerine, sadrazama, milletin, millî bağımsızlığını korumaya kararlı olduğunu ve doğabilecek bütün kötü sonuçlara karşı her türlü fedakârlığı göze aldığını ve millî vicdanı temsil etmeyen haberlerin endişe verici tepkiler yarattığını yaymakla birlikte, bütün milleti de bu durumdan nasıl haberdar ettiğimi başka bir açıklama dolayısıyla belirtmiştim.” (Atatürk, s. 17-18)
Bu sözlerden de anlaşılabileceği gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün savaş açısından en kritik dönemde doğru ve kimsenin menfaatini (daha doğrusu çıkarını) gözetmeyen, tarafsız haberciliğe verdiği önemi görebilmekteyiz. Ayrıca milli mücadelede halkı bu kurtuluş mücadelesine teşvik edebilmek için basın araçlarını (özellikle telgraf ve gazeteyi) etkin olarak kullanmıştır. (Bengi, Güz 2012, s. 301)
Bu amacı gerçekleştirebilmek adına Atatürk, Sivas Kongresi sonrası 11 Eylül 1919’da ismi Milli İradeyi betimleyen “İrade-i Milliye” Gazetesini çıkardı. (Özkaya, s. 587)
Sivas’tan Ankara’ya gelişi sonrası yine bir gazete çıkaran Atatürk, bu sefer ismi halkın iradesini betimleyen “Hakimiyet-i Milliye” Gazetesini çıkarmıştır. İlk sayısını 10 Ocak 1920’de çıkaran bu gazete, Büyük Millet Meclisi’nin yarı resmi yayın organı olarak hareket etmiştir. (Özkaya, s. 588)
Kurtuluş Savaşı sürecinde milli mücadeleyi koordine gerçekleştirebilmek için gazete tek başına yetmiyordu. Bu gazetelerin destek alabileceği bir ajansın kuruluşu için çalışmalar başlatıldı. Kurtuluş Savaşı’nda alınan başarılar sonrası aldığımız başarıları Anadolu halkına ve dünyaya duyurabilmek için Halide Edib ve Yunus Nadi’nin çalışmalarıyla Anadolu Ajansı’nın temelleri atılmıştır. (Özkaya, s. 590) (Bengi, Güz 2012, s. 302)
Ajansın ismini kimin koyduğuna dair iki farklı görüş bulunmaktadır. Hıfzı Topuz’a göre Atatürk, bu ajansın isim babasıyken (Topuz, s. 138); Aslı Yapar Gönenç ve Yücel Özkaya’ya göre ise Halide Edip ve Yunus Nadi’nin ortak görüşüyle Anadolu Ajansı’nın ismi şekillenmiştir (Özkaya, s. 590-591) (Gönenç A. Y., s. 85).
Anadolu Ajansı, 6 Nisan 1920 günü Atatürk’ün imzasıyla yayımlanan genelge ile kurulmuştur. (Bengi, Güz 2012, s. 302)
Ajans’ın iki görevi vardı: Biri, ulusal birliği tehlikeye düşürecek kışkırtmalara karşı önlem almak; diğeri ise Kurtuluş savaşı ve eylemiyle ilgili haberleri halka duyurmaktı. (Topuz, s. 139)
12 Nisan’da ilk yayınını gerçekleştiren Anadolu Ajansı’nın ilk dönemlerinde yayımlanan haberler, Atatürk’ün kontrolünden geçerek servis edilmiştir. (Bengi, Güz 2012, s. 303)
Telgrafhanesi olan bölgelere telgraf ile, olmayan bölgelere ise camilere ilan yapıştırılarak Ajans’ın haberleri yurttaşlara duyurulabilmiştir (Özkaya, s. 591).
Ajansın bültenleri ilk zamanlarda Osmanlı Bankası’ndan sağlanmış bir daktilo ile yazıldıktan sonra teksir makinesiyle (şapirograf) çoğaltılmış ve Ankara dışına telgraf ile, Ankara içine ise müvezzîler (dağıtıcılar) ile dağıtılmış ve duvarlara asılmıştır. (Bengi, Güz 2012, s. 303) (Gönenç A. Y., s. 85-86)
13 Nisan 1920’den beri iç ve dış dünya haberlerini “Anadolu Ajansı Tebligatı” olarak yayımlayan Anadolu Ajansı, 7 Haziran 1920’de kurulan Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi’nin (Günümüz Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü) içerisinde bir organ olarak hareket etmiştir. Bu dönemde Anadolu Ajansı’nın “Resmi Tebliğ” olarak yayınladığı bu bültenlerde meclis toplantılarının özetleri ve cephe haberleri vardı. (Özkaya, s. 304) (Topuz, s. 139-140)
Cumhuriyetin ilanı sonrası 1924 yılında Anadolu Ajansı’yla alakalı kanun tasarısı hazırlandı. Bu tasarı, Anadolu Ajansı’nın özerk bir yapıya dönüşmesini içeriyordu. 1 Mart 1925’te yürürlüğe giren yasa ile Anadolu Ajansı, Matbuat Umum Müdürlüğü’nden ayrılıp “Anadolu Ajansı Türk Anonim Şirketi” olarak yayın hayatına devam edecekti. (Bengi, Güz 2012, s. 307) (Topuz, s. 140)
1930’lu yıllarda başlayan radyo yayıncılığında Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi’nin başlatmış olduğu radyo yayınlarında akşamları Anadolu Ajansı’nın gazetelere mahsus hazırladığı haberler de sunulmuştur. Bu sebeple Türkiye’de “Radyo Gazeteciliği” kavramı da ortaya çıkmıştır. (Bengi, 2021, s. 130) (Bengi, Güz 2012, s. 323)
Türk Basını, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında da belirli baskı rejimlerinden geçmiştir. Anadolu Ajansı’nın devlet içerisinde özerk bir kuruluş olması, bu rejimlerden kurtuluşunu sağlamıştır. 2. Dünya Savaşı sonrası Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nün 10 Haziran 1940 tarihinde yayınladığı emre göre o dönem sadece Anadolu Ajansı’nın haberleri yazılacaktı. (Topuz, s. 168)
Günümüze kadar Anadolu Ajansı, teknolojik gelişmelerin de verdiği imkânla, yazı dışında görüntü ve ses aracılığıyla da haber servisi yapmıştır. Günümüzde uydu dışında internet ile de ajansa abone olan haber kanalları ve gazetelere haber iletimi yapmaktadır. Ayrıca Anadolu Ajansı’nın yurt içi ve yurt dışında çeşitli büroları ve muhabirleri bulunmaktadır. (Gönenç A. Y., s. 87)
CUMHURİYET GAZETESİ
Yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’ne olan eleştirileri yıkabilmek ve Cumhuriyet destekçisi bir kamuoyu oluşturabilmek için Mayıs 1924’te Yunus Nadi, Zekeriya Sertel ve Nebîzade Hamdi tarafından İstanbul’da Cumhuriyet Gazetesi kurulmuştur. Gazetenin isim babası Mustafa Kemal Atatürk’tür. (Topuz, s. 162) (Kaya, s. 76) (Gönenç E. Ö., s. 65)
Cumhuriyet Gazetesi, o yıllarda hilâfet yanlısı İstanbul basınının arasında Cumhuriyet rejimini desteklemek amacıyla kurulmuştu (Topuz, s. 162). O dönem gazetenin misyonunu Yunus Nadi şu şekilde açıklamıştır:
“Cumhuriyet memlekete mal olmuş bir fıkirdir. Biz, onun temsilcisi ve koruyucusuyuz. Bu temel düşünce göz önünde tutulduktan sonra kesin olarak söyleriz ki, gazetemiz ne hükümet gazetesi ne de bir parti gazetesidir.”
1925 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nin Fransızca versiyonu olan La République ile birlikte bu misyonu Batı dünyasına duyurma şansı bulunmuştur. (Yıldız, s. 208-209)
Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde belirli devrimler gerçekleşmiş (Soyadı ve Harf kanunu, ölçü sistemlerinin değişmesi vb.) ve bu devrimlere en hızlı ayak uyduran gazete Cumhuriyet Gazetesi olmuştur. (Kaya, s. 77)
1930’lu yılların başlarında Zekeriya Sertel ve Nebîzade Hamdi kurumdan ayrılmış, Yunus Nadi tek yetkili kişi olarak Cumhuriyet Gazetesi’nde devam etmiştir. Yunus Nadi, bu süreçte teknolojik yeniliklere önem vermiş ve Türk Basınında bir ilk olan linotip(baskı) makinesini Türkiye’ye getirmiştir. (Kaya, s. 77)
1934 yılında Cumhuriyet Gazetesi, Bakanlar Kurulu kararıyla devlet politikası aleyhine yayın yaptığı gerekçesiyle 29 Ekimden itibaren 10 gün kapatılmıştır.
1940’ların başında Viyana’da sosyoloji eğitimini tamamlayan Yunus Nadi’nin oğlu Nadir Nadi, Cumhuriyet Gazetesi’nde yazarlık yapıyordu. 2. Dünya Savaşı’nın başlarına denk gelen bu dönemde Almanya’nın savaşı kazanma ihtimali yüksekti. Alman yanlısı olan Nadir Nadi, bu dönemde Almanya’yı destekleyen yazılar ele alıyordu. Bu dönemde dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Refik Saydam, bu yanlı haberlerden dolayı Yunus Nadi’yi uyardılar. Ancak Cumhuriyet Gazetesi Alman yanlısı tutuma devam etmiştir. Türkiye’nin dış politikalarına aykırılık içerdiğinden dolayı Cumhuriyet Gazetesi, 1940 yılında 3 ay kapatılmıştır. 1 yıl sonrasında 12 Temmuz 1941’de 2 gün, aralık ayında ise 1 gün aynı sebepten dolayı yayın durdurma cezası almıştır. (Topuz, s. 170-171) (Kaya, s. 78)
1945 yılında Yunus Nadi’nin ölümü ile birlikte Cumhuriyet Gazetesi yönetimi oğlu Nadir Nadi’ye geçmiştir (Topuz, s. 172). Yunus Nadi’nin vefatından sonra Cumhuriyet Gazetesi, gazete ve işletme olarak iki ayrı yönetime ayrıldı. Gazetenin hakkı mirasçılarında iken, işletmeciliği ise kurulan bir anonim şirket tarafından gerçekleştirilmiştir (Kaya, s. 87).
1946 yılında oluşan çok partili sistem ve yeni kurulan Demokrat Partisine gösterilen ilgi ve sevgi Cumhuriyet Gazetesini mutlu etmiş ve buna uygun yazılar kaleme alınmıştır. Cumhuriyet Gazetesi’nin Demokrat Parti’ye yaklaşmasından dönemin iktidarı Cumhuriyet Halk Partisi rahatsız olmuş ve Gazeteye bu dönemde dokuz dava açılmıştır. (Kaya, s. 78)
1950 yılında gerçekleştirilen çok partili seçimlerde yeni iktidar olan Demokrat Parti yönetimi zamanında Cumhuriyet Gazetesi, Demokrat Parti destekçisi bir tutum sergilemiştir (Topuz, s. 188). Ancak aynı dönemde Yunus Nadi’nin bir diğer oğlu Doğan Nadi tarafından yapılan Demokrat Parti’ye yönelik birkaç cümlelik mizahi eleştiriler de Cumhuriyet Gazetesi’nde mevcuttur (Kaya, s. 78).
1954 seçimleri sonrası iktidar Demokrat Partisi ile arası açılan Cumhuriyet Gazetesi’nde Demokrat Parti’nin ardılı olarak kurulan Hürriyet Partisi (1955) yanlısı bir görüş hâkim olmuştur. Ancak 1957 seçimlerine doğru güçlü bir muhalefet gereksinimi duyulduğundan dolayı Cumhuriyet Halk Partisi yanlısı haberler Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanmıştır. (Kaya, s. 79)
1957 yılında Nadir Nadi öncülüğünde yazı işleri müdürlüğüne getirilen Ali İhsan Göğüş, Cumhuriyet Gazetesi’nin tasarımını ve başlık yapılarını değiştirerek gazeteye daha modern bir görünüm katmıştır. (Topuz, s. 218)
27 Mayıs 1960 darbesi öncesi yapılan kovuşturma kapsamında Ali İhsan Göğüş tutuklandı ve sonrasında Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekili seçildi. (Topuz, s. 218)
Nadir Nadi’nin hükümete yönelik eleştiri barındıran ve son kısmında “Hukukun olmadığı yerde vahşi orman rejimi hüküm sürer. Böyle bir yönetim uzun zaman egemen olamaz.” İfadelerini içeren 27 Nisan 1960’taki yazısından 3 gün sonra Cumhuriyet Gazetesi, 10 gün süreyle kapatılmıştır. (Kaya, s. 79-80) (Topuz, s. 218)
1962 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nin düzenlediği Yunus Nadi Armağanı “Makale Yarışması” için seçilen makaleler gazetede yayınlanıyordu. Bu makalelerden “Türkiye’nin Tek Kurtuluş Yolu Sosyalizm” başlıklı yazı nedeniyle 12 Aralık 1962 tarihli savcılık kararı ile komünizm propagandası yapıldığı nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi yazı işleri müdürü Kayhan Sağlamer ile makalenin yazarı Hikmet Alkılıç tutuklandı. Alkılıç’ın gençliğinde komünist propagandalara katılmış olması da durumu ilginç hâle getirmektedir.
Bu olay sonrası Nadir Nadi 20 Nisan 1963’te yayınlandığı açıklama ile bir süre gazetenin yönetiminde bulunmayacağını bildirmiştir. Sonrasında 21 Aralık 1964’te gazeteye geri dönmüştür. (Topuz, s. 240) (Kaya, s. 81)
12 Mart 1971 muhtırasına kadar Cumhuriyet Gazetesi, solcu ve Marksist bir yayın anlayışı izlemiştir. Bir nevi solcuların birbiriyle iç haberleşme yaptıkları ve kamuoyuna mesaj ilettikleri bir gazete hâline gelmiştir. (Topuz, s. 240)
12 Mart muhtırasına Cumhuriyet Gazetesi destek vermiştir. Ancak Nadir Nadi’nin görüşleri günden güne değişmiş ve kaygıları artmıştır. Bu değişime yol açan en büyük olay ise 27 Nisan 1971’de yayınlanan İlhan Selçuk’un kaleme aldığı “Hoş geldin Tanzimat Kafası” adlı yazı nedeniyle Selçuk’un tutuklanması olayıdır. Bu olaydan sonra Cumhuriyet Gazetesi 10 gün daha kapalı kalmıştır. Bu olaydan sonra düzenlenen toplantı sonrası Nadir Nadi, Cumhuriyet Gazetesi’nden istifa etmiştir. Ayrıca yayın servisi görevlendirmelerinde yapılandırmaya gidilmiştir. (Topuz, s. 249-250, 263-264) (Kaya, s. 81)
Nadir Nadi, kovulan yazar arkadaşlarının da geri dönmesi koşuluyla 1 yıl sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne geri dönmüştür. (Kaya, s. 82)
Cumhuriyet Gazetesi’nin kullandığı solcu ve muhalif görüş, 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar devam etmiştir (Kaya, s. 82). Bu süreçte Uğur Mumcu gibi isimlerin Cumhuriyet Gazetesi’ne katılması, gazeteye canlılık katmıştır. (Topuz, s. 265)
1980 darbesinde Cumhuriyet Gazetesi, önceki askeri müdahalelerde de olduğu gibi, ilk başta darbeye olumlu gözle bakmıştır. Bu durum bazıları tarafından “solun ezilmesine sessiz ve tepkisiz kalma” olarak yorumlanmıştır. 1982 yılında destekçi tutum, yerini güçlü muhalefete ve direnişe bırakmıştır. (Kaya, s. 82)
Bu dönemde tirajlar yükselirken, kapatılma cezaları da art arda gelişiyordu. 28 dava ile Cumhuriyet Gazetesi, darbe döneminde en fazla davaya maruz kalan gazete olmuştur. Ayrıca bu dönemde dört kez, toplam 41 gün kapalı kalmıştır. (Topuz, s. 259)
Bu davaların birinde 24 Ocak 1980 günü, Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından Nadir Nadi’nin “Tuhaf bir Tasarı” başlıklı başyazısı nedeniyle, gazete yayınını durdurma kararı alınmıştır. Ayrıca Nadir Nadi ve yazı işleri müdürü Okay Gönensin hakkında hapis ve para cezası alınmış, ancak bu kişilere cezalar uygulanmamıştır. (Kaya, s. 82)
1988’den itibaren fiili olarak yer almayan Nadir Nadi’nin 1991’de vefatı üzerine Nadir Nadi’nin eşi Berin Nadi, gazetenin yönetimini ele almıştır. (Topuz, s. 290-291)
1993’te Berin Nadi tarafından kurulan Cumhuriyet Vakfı ile birlikte Yunus Nadi’nin yaşayan çocukları ve torunları, kendi istekleriyle vakfa katılarak dedelerinden kendilerine kalan isim haklarını Cumhuriyet Vakfı’na bağışlamışlardır (Cumhuriyet Vakfı Tarihçesi). Bu zamandan beri Cumhuriyet Gazetesi, vakfın yayın organı olarak hizmet etmiştir.
- Atatürk, M. K. (1927). Nutuk. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
- Bengi, H. (2021, Ocak). Anadolu Ajansı'nın Türk Radyoculuğuna Katkıları. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi.
- Bengi, H. (Güz 2012). TARİHSEL SÜREÇ İÇİNDE ANADOLU AJANSI’NIN ÖZGÜN KURUMSAL YAPISI (1920-2011). Ankara Üniversitesi, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi .
- Cumhuriyet Vakfı Tarihçesi. Cumhuriyet Vakfı: https://cumhuriyetvakfi.org.tr/tarihcemiz/ adresinden alındı
- Gönenç, A. Y. (2004). Anadolu Ajansının Türk Basın Tarihindeki Yeri ve Önemi. İletişim Fakültesi Dergisi.
- Gönenç, E. Ö. (1993). İletişimin Tarihi. İletişim Fakültesi Dergisi.
- Kaya, A. E. (2010). Cumhuriyet Gazetesi'nin Kuruluşundan Günümüze Kısa Tarihi. İletişim Fakültesi Dergisi.
- Özkaya, Y. (1985, Mart). Milli Mücadele'de Anadolu Ajansı'nın Kuruluşu ve Faaliyetine Ait Bazı Belgeler. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi.
- Topuz, H. (2023). II. Mahmut'tan Holdinglere: Türk Basın Tarihi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
- Yıldız, Y. (2017). Türk Düşünce Tarihinin Bir Kaynağı Olarak Cumhuriyet Gazetesi. İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 6(2).


