Nasıl ki insan kendi ana dilini konuşurken rahatsa, biz Türkler de Türkçe konuşurken üzerimizde baskı hissetmeyiz, gerginlik duymayız. Çünkü insan kendini en iyi şekilde ana diliyle ifade eder. Biz ise bu yazımızda, Türkçe dilimizin zenginliğini vurgulayarak yorumlayacağız.
Türkçe; Çince, Yunanca, Hintçe ve Farsça kadar eski yazım tarihine sahip olmamasına, yazılı eserler vermeye çok geç başlamasına rağmen kısa zamanda büyük eserler meydana getirmiştir. Göçebe kültüründe yazılı bir eser vermek öncelik değildir. Ayrıca Türklerin çok uzun bir süre göçebe olarak yaşadıklarını hesaba katarsak; Yunan, Çin, Hint ve İran medeniyetlerinin sahip olduğu gibi çok eski zamanlara tarihlenmiş eserlerimizin olmamasının nedenini anlarız. Buna karşılık bizim ustalığımız sözlü gelenektedir.
Dilden dile aktarılan, gezdiği ve temas ettiği yerlerden aldığı rüzgarla değişen ama her daim aynı duygu ve mefkûrede birleşen sözlü geleneğimiz
Destanlar, türküler, sagular, koşmalar ve daha fazlası... Türkçe, anlamak için çaba sarf etmeniz gereken girift (iç içe geçmiş, karmaşık) eserler de meydana getirebilir, buna muktedirdir (bunu başarabilir). Aynı zamanda gönüldeki tohumları yeşerten, kalpten kalbe giden o yolu gösteren, kin tutmayan miskinleri anlatan sade ama manası derin eserler de yaratabilir.
Her şey bizim elimizde
Türkçenin bu güzel potansiyelini korumak ve geliştirmek de biz Türklere kalıyor. Her Türk, günlük hayatında ve işini icra ederken her daim Türkçeye özen göstermeli. Türkçeyi güzel kullanmalı, ehemmiyetini unutmamalı. Aceleyle karşıdakinin en rahat anlayabileceği şekilde anlatmak için dili kırpıp biçmemeli. Varsın uzun sürsün anlatması, varsın kullandığınız cümleler ortamın doğallığına uygun olmasın. Mühim olan bütün dillerin erozyona uğradığı bu devirde, doğru ve güzel dili kullanmaktır.
Kelimelerin kökeni aslında biziz
Türkçe'nin kelime kökenlerine takılanlar da vardır, derler ki çoğu kelime yabancı kökenlidir. Değildir, bu görüş Türkçeye atılmış bir iftira. Diyelim Türkçe kurduğunuz bir cümledeki kelimelerin tamamının kökeni Arapça, o cümleyi bir Arap'a gösterseniz veya o cümleyi kendisine kursanız anlar mı ne dediğinizi?
Bir kelime, Türkçenin günlük konuşmasında uzun süredir kullanılıyor ve Türkçe dil yapısına uyum sağlıyorsa ona artık Türkçe demek gerekir.
Uzun lafın kısası: Türkçe dilini çok konuşarak tüketmekten korkmayalım, ifadeleri uzatmaktan, sırf yeni nesil daha iyi ve rahat anlasın diye şunun şurasında 100 senelik eserleri kırpıp biçmeyelim. Bırakalım insanımız biraz kafa yorsun, anlamak için çaba sarf etsin. Emeksiz hiçbir kazanım elde edilmiyor.
Türkçemizi kazanmak ve onu yüceltmek için biraz gayret edelim.
